Canlı Tv izle, Kesintisiz TV izle, Ücretsiz online internet üzerinden hd televizyon izleyebileceğiniz web sitemizdir.
Her Telden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Her Telden etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Dudak Ağız Burun ve Yüz Biçimlerine Göre Kişilik Tahminleri

DUDAKLAR

* Dar dudak: Duygu ve heyecanlarını pek göstermezler. Bencil ve içe kapanıktırlar.

* Dolgun ve uzun dudak: Her şeye çabuk inanırlar. Aşka düşkün oldukları halde tatminsiz ve değişkendirler. Pek canlı, atak olmazlar. Tavırları dürüsttür.

* İnce dudaklar: İnce dudaklı insan keskin zekalı, çalışmaktan korkmaz ve paraya fazla değer vermez.

Yorulmadan, usanmadan öğrenmek araştırmak ister. Sağlam temellerde bir sevgi arar. Mutluluğu dalgalıdır.

* Sarkık dudaklar: Küçük sorunları büyüten, hayattan zevk alamayan, hırçın ve mutsuzdurlar bu kişiler çevresindekileri de olumsuz etkilerler.
http://www.memurvadisi.com/
AĞIZ

* Küçük ağız: Sakin, az ve öz konuşur. Çevresindeki her şeyin farkındadır. İç ve dış dünyası uyumlu dengeli ve güvenilir insanlardır. Biraz bencil ve cimri olurlar.
* Büyük ağız: Bildiğini kimseden gizlemez. Dobra, kendine güvenen, kaprisli bir yapısı vardır. Gözü hep yükseklerde, doyumsuzdur.

YÜZ BİÇİMLERİ YORUMU

* İnce uzun ve ölçülü yüz: Atak ve araştırmacı bir kişilik sergilerler. Bu tarz insanlar seçici olurlar. Başkalarıyla ilişkileri genellikle olumlu olur. Etkili bir hatiptirler. Sürekli aşk peşinde koşarlar ve bundan da büyük bir zevk alırlar.

* Yuvarlak dolgun yüz: Sevimli, cana yakın insanlardır. İnsanları sever ve sevdiklerine sadık kalırlar. Prensip sahibi ve güven veren bir karakterleri vardır. Yönetmekten çok yönetilmeyi severler.

* Kare yüz: İş adamları, bilge kişiler, bağımsız iş becerme eğiliminde olan insanların yüzüdür. Başkalarının emrinde çalışmayı sevmezler. Ekip çalışmasını severler fakat yönetim ellerindedir. Gerçekçi, azimli ve uyumlu insanlardır. Eksik yönleri; ödün vermezler. Eleştiriye katlanır fakat kırılganlıklarını belli etmezler. Sinirlidirler.

* Köse yüz: Çiğ sözlü olur.

* Kızaran yüz: Utangaç olur.

* Esmerler: Akıllı olur.

BURUN

* Uzun burun: Anlayışları kıttır. İleri görüşlü değildirler. İş yönetmekte başarısız olurlar. Çekingen ve pasiftirler.

* Kısa burun: Genellikle korkak olurlar. Girişken vasıflan yoktur. Yönetilmeyi beklerler.

* Ağza yakın olan burun: Güvenilir kişiler değildirler. Her yönden eksiktirler. Bunlarla ilişkide temkinli olmak gerekir. İkili ilişkide zarar verebilirler.

* Ucu top burun: Canlı ve girişken kişilikleri vardır. Sekse düşkündürler. Yaşamayı ve yaşatmayı severler. Zevk ve sefa düşkünü olurlar.

* Eğri burun: Mert, dürüst ve iyilik sever insanlardır. Olgun, iş becerileri olan güvenilir kişilikleri vardır.

* Geniş delikli burun: Kendini beğenmiş ve haset olurlar. Güvenilir bir dostlukları olmaz. Her şeyi kendilerine yontarlar.

* Büyük ve geniş burun: Sekse düşkün1ükleri aşırı derecededir. Merhametli, uyumlu yalnız biraz bencil olurlar. Eğlence ve zevk oyunları hobileridir. Nankördürler.

* Burundan konuşan: Kibirli, kendini beğenmiş bir tip sergiler. Dostlukları uzun değildir. Hep bana anlayışlı ağır basar.

Sevgilinizle Telefonda Konuşmanın 10 Altın Kuralı

Erkeklerle kadınların telefon ve bilgisayar gibi iletişim araçlarına bakış açıları çok farklı. Erkekler bu araçları bilgi almak için kullanırken, kadınlar duygu ve düşüncelerini paylaşıyorlar.
Konuyu araştırırken çok eğlendik. Sonuçların sizin de ilginizi çekeceğinden eminiz!

Boş konuşmayın

Erkeklerin çoğu, telefonda uzun uzun konuşmaktan hoşlanmaz. Hele siz “Bugün ne yaptın?” sorusunu günlük programınızı dakika dakika anlatarak yanıtlıyorsanız, dikkati bir süre sonra dağılacaktır.

Bu yüzden tabii ki telefonda sohbet edin ama konuyu çok fazla uzatmayın. Sizin için önemli meseleleri ise buluşmalarınıza saklayın. Doğal olun ve en yakın arkadaşınızla sohbet ediyormuş gibi konuşun ama “Saçımın kırıklarını aldırmam gerek ya da epilasyon yaptıracağım” gibi “kızsal” konuları yakın arkadaşlarınıza saklayın.

Eğer o, sizi arıyorsa bırakın konuşsun ama eğer arayan sizseniz konuşmayı mümkünse kısa tutun.

Erkek ne zaman ve ne sıklıkta aranmalı?
http://www.memurvadisi.com/
Unutmamanız gereken en önemli kurallardan biri şu; hiçbir zaman ilk arayan siz olmayın.


İlk buluşmadan sonra mutlaka onun aramasını beklemelisiniz, bu, belki klişedir ama inanın doğru olduğu için klişeleşmiştir. Normal şartlar altında buluştuktan sonra sizi o gece veya ertesi gün aramalı ya da mesaj göndermeli. Eğer aramazsa beklemelisiniz.

Aradan bir hafta geçtiği halde aramıyorsa, sizden hoşlanmıyor demektir. Tabii hastalık, aileden birinin ölümü veya işten atılma gibi çok ciddi bir bahanesi yoksa. Uzun bir süredir birlikteyseniz, yine de onu, sizi aradığından daha fazla sayıda aramamalısınız.

Bu, can sıkıcı olabilir hatta sizden uzaklaşmasına bile sebep olabilir. Çünkü erkekler bağımsız ve güçlü kadınlardan hoşlanırlar. Çok fazla arayan kadınları yapışkan, fazla bağımlı gibi genellemelere dahil ederler

Aradığı zaman nasıl konuşmalı?

Kurallar sadece bunlarla da sınırlı değil tabii. Sizi aradığı zaman sevindiğinizi çok belli etmeyin ve en önemlisi telefonu ilk çalışında açmayın. Böylece, telefon başında heyecanla onun aramasını bekliyormuşsunuz gibi görünmezsiniz.

Ayrıca her aradığında telefonu açmayın. Bir süre sonra yanıt vermeniz daha doğru olur. Böylece sizi daha çok merak eder ve her istediği zaman ulaşılır görünmezsiniz. Unutmayın onun üstünüze düşüyor olması gerekli, tersi değil.

Cevapsız iki aramanız var...

Eğer aradığınızda telefonunuza cevap vermediyse hemen paniğe kapılmayın, gerçekten meşgul olabilir ve telefonuna cevap veremeyeceği bir yerde de olabilir. Bu durumda onu tekrar aramak yerine mesaj atın.

Eğer makul bir zamandan sonra ve mesaj atmanıza rağmen hâlâ sizi aramadıysa, sizinle ilgilenmiyor demektir, onu bir daha arayarak zamanınızı harcamanıza gerek yok. Çok acil ve önemli bir şey olmadıkça birkaç kere üst üste aramaktan da kaçınmalısınız.

Sessizlik krizini atlatın.

Nasıl olduğunu bilirsiniz, sizi arar ve konuşurken birden ikinizde susarsınız ve bu bir anlık suskunluk saatlerce gibi gelir birden.


İşte gereğinden fazla uzayan sessizliklerden kurtulmak için, uzmanlar soru sormanızı öneriyor. Onunla ilgili sorular sorun ama bunlar “Neredeydin?” gibi soruşturma şeklinde değil de sevdiği veya sevmediği şeyler gibi genel konular hakkında olsun. Böylece yeni bir konu açılır ve sizde sessizlik krizini atlatmış olursunuz.

Konuşmayı İlginç kılın

Telefonda konuşmak, yüz yüze konuşmaktan bazen daha zordur çünkü karşınızdaki kişinin yüz ifadesini göremezsiniz bu nedenle erkek arkadaşınızla uzun bir süredir birlikteyseniz ve çok zaman geçiyorsanız, telefonda uzun süre konuşmamanız normal karşılanabilir.

Eğer fazla görüşemiyorsanız telefonda konuşma becerilerinizi geliştirmenizde kesinlikle yarar var. Konuşmaların monotonlaşmasını önlemek için ise, uzmanlar konuşmanın tıkandığı zamanlarda esprili anekdotlar anlatılmasını öneriyorlar. Bu, tekdüzeliği kırabilir.

Tehlikeli Konuşmalar

Telefonda abartılı derecede seks içerikli konuşmak o kadar da iyi bir fikir olmayabilir. Eğer telefonda konuşmalarınız genellikle bu tip konulara kayıyorsa, ipleri ele almanın zamanı gelmiştir demektir.

Bu tip konuşmaları sizden erkek arkadaşınız isteyebilir ama bunlar çoğunlukla aranızdaki heyecanının yok olmasına sebep olabilir. Üstelik çevreden bu tip konuşmalarınızı duyanlar da hakkınızda yanlış şeyler düşünebilirler. Ayrıca bu konuşmalar sandığınızın aksine sizi yakınlaştırmak yerine uzaklaştırabilir.

İlişki yeniyse

Eğer onunla yeni tanıştaysanız yani kendisi potansiyel sevgili adayıysa ve telefon numaranızı yeni aldıysa, kural yine onun aramasını beklemektir. Normali (ve kibar olanı) sizi 24 saat içinde aramasıdır, o zaman siz de onu 24 saat içinde geri arayabilirsiniz.


Eğer telefon numaranızı aldıktan sonra sizi aramak için dört-beş gün beklediyse siz de aynısını yapmalısınız. Ya da size sadece telefon mesajı atıyorsa siz de ona aynı şekilde mesajla cevap vermelisiniz. Sonuç olarak o kişi size hayatında öncelik vermediyse sizin de ona öncelik vermenize kesinlikle gerek yok.

Meşgulse?

Onu önemli bir şey söylemek için aradınız ve meşgul olduğunu söyleyip telefonu kapattı. Gerçekten çok önemli bir konuyla meşgul değilse sizi ne kadar zaman sonra geri aradığına bakın.

Eğer işi biter bitmez aramıyorsa size zannettiğiniz kadar değer vermiyor demektir. Sonuçta ne kadar meşgul olsa da kısa bir mesaj gönderebilirdi veya çok kısa sürse de sizi hemen geri arayabilirdi. Bunları yapmıyorsa erkek arkadaşınızın ilginizi gerçekten hak edip etmediğini sorgulamanız yerinde bir davranış olur. Gerçekten meşgul olduğuna inanırsanız tavsiyemiz konuyu sorun haline getirmemeniz olacak.

kadınvekadın.net

Farklı Pencereden Bakabilmek

Bir Bilgeye sormuşlar:
“Dünyada en çok kimi seversiniz?”
“Terzimi severim” diye cevap vermiş. Soruyu soranlar şaşırmışlar.

“Aman üstad! Dünyada sevecek o kadar kimse varken, terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?” diye sormuşlar.
Bilge, bu soruya şöyle cevap vermiş:
“Evet dostlarım, ben terzimi severim. Çünkü ona her gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyle değildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler; ölünceye kadar da beni hep aynı kalıpla ve aynı gözle görürler. 

Hepimiz her an yeniden doğuyoruz, bedenimizde sürekli bir devir dayım var. Hücreler saniyeye oranla mütemadiyen farklılaşmakta… Bir gün önce vücudumuzda var olan değerlerle bir gün sonraki arasında dahi dağlar kadar fark olduğu düşünülürse, zihin yapımızdaki değişiklikler de hesap edildiğinde kişi edinimleri sonucunda elbette ki değişecek ve başkalaşacaktır. Dolayısıyla hem kişiler hem de zihniyetler hakkında düşünürken peşin hükümden kaçınmalı ve geniş perspektiflerden inceleyerek işin özüne inilmeli. 
Hayat peşin hükümlerle ve dar kalıplarla şekil alacak kadar basit işlevi olan bir değerler bütünü değildir. Yeniliğe, farklılığa kucak açalım. Enine boyuna aklederek fikir sahibi olalım. Beğendiğim bir sözü bu vesileyle paylaşmak isterim; “Bilgin olmayan konuda fikrin de olmasın.” 
 Aynı pencereden baktığımız sürece hep aynı yeri görürüz ve görüp göreceğimiz her şeyin onunla sınırlı olduğunu düşünürüz, halbuki farklı pencerelerden baktığımızda muhakkak farklılıklara da şahit oluruz. Nitekim bu ay biraz da değerlendirme ve analiz etme yetimiz üzerinde düşünelim ne dersiniz? Neyi, neye göre hesap ediyoruz acaba?
360 değil de, 720 derece geniş bir açıdan bakabilen bireyler olabilmemiz dileğiyle…

Bunları Biliyor musunuz?


Deniz kobrası, dünyanın en zehirli yılanıdır.
Filler zıplamayan tek memelilerdir.
Yetişkin bir ayı, bir at kadar hızlı koşabilir.
2 bin 600 kurbağa cinsi vardır.
Bir sineğin, saatteki hızı 8 km’dir.
Yunuslar, gözleri açık uyurlar.
Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
İnek sütünün pH değeri 6’dir.
Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe,
ayaklarının büyüklüğüne eşittir.
Dalmaçyalılar gut olmayan tek köpek cinsidir.
Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.
Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.
Köpeklerin ter bezleri ayaklarındadır.
Kaydedilen en uzun tavuk uçuşu 13 saniyedir
Eşeklerin gözleri dört ayaklarını da görebilecek şekildedir.
Kedilerin her bir kulağında 32 adale vardır.
Kutup ayıları solaktır.
Zürafalar 35 cm. uzunlukta siyah bir dile sahiptirler.
Baykuş, mavi rengi görebilen tek kuştur.
Develerin üç tane kaşı vardır.
Kirpiler suyun üzerinde batmadan kalırlar.
Istakozların kanı mavi renktedir.
Bir kilo limonda,bir kilo çilekten daha fazla şeker olduğunu,

» Timsahların renk körü olduğunu,
http://www.memurvadisi.com/
» Sadece erkek kanaryaların öttüğünü,

» Yarım kilo bal yapabilmek için arıların iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorunda olduklarını,

» Tarantulaların iki buçuk yıl hiçbir şey yemeden yaşayabildiklerini,

» İncilerin sirkede eridiklerini,

» Havuca rengini veren bir karotenin olduğunu,

» Venüs’ün saat yönünde dönen gezegen olduğunu,

» En fazla asfaltlı yola sahip olan ülkenin Fransa olduğunu,

» Sihirli sözcük olan ‘‘Adrakadabra’’nın ilk olarak yüksek ateşli hastaların ateşlerini düşürmek için söylendiğini,

» Eyfel Kulesi’nin tepesine çıkabilmek için 1.792 basamak çıkmak gerektiğini,

» Türkiye’nin kişi başına alkol tüketiminde dünya 3.’sü,sigara tüketiminde ise dünya 4.’sü olduğunu,

» İnsanın kendi dirseğini yalamasının imkansız olduğunu,» İdrarın zifiri karanlıkta parladığını,» İnsanların eğer şiddetli hapşırırlarsa kaburgalarını kırabileceklerini,

» Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını,

» Dünya nüfusunun % 50’sinin hiç telefonla konuşmadığını,

» 1 saat boyunca kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını % 700 arttırdığını,

» Çakmağın kibritten önce bulunduğunu,

» Parmak izleri gibi dil izlerinin de insana özel olduğunu,

» Dünyadaki fotokopi makinelerinde meydana gelen arızaların % 23’ünün makinelerin üzerine oturarak kendi popolarının fotokopisini çekmek isteyen insanlardan kaynaklandığını,

» Hindistan’da sokakta tuvaletini yapmanın yasal olduğunu,

» Çinde yere tükürmenin serbest; ama balgam üzerine basmanın yasak olduğunu,

» Rusya’da erkek erkeğe dudaktan öpüşmenin sevgi ve saygı ifade ettiğini,

» 2.500 metre derinlik ve 300C’ sıcaklıkta yaşayabilen bakterilerin olduğunu,

» Bağırsaklarımızda 400’den fazla bakterinin olduğunu ve bu bakterilerin Bağırsaklarımızdaki sayılarının hücre sayılarımızdan daha fazla olduğunu,

» Denizatlarında annenin yumurtayı babaya verdiğini ve babanın da o yumurtayı 6-8 hafta kesesinde taşıdıktan sonra,kesesinde yavru bir denizatı doğurduğunu,

» Günde bir metre boy atan sarmaşıkların olduğunu,

» İnsana yemek için saldıran tek hayvanın ayı olduğunu,,

» Kurtların yiyeceklerini 30 km taşıyıp yavrularına götürdüğünü,

» Kir kurtlarının en sevdiği yiyeceklerin kavun olduğunu,

» Pirhanaların üç ısırışta insan elini bileğinden koparabileceğini,

» Soğuk iklimde yaşayan tatlı su kaplumbağası türü olan kaplumbağaların,sonbaharda derin bir nefes alarak girdikleri sudan,ilkbaharda çıktıklarını ve bu kaplumbağaların üç ay oksijensiz hayatta glikolizden enerji sağlayarak kalabildiklerini ve bunların kalp atışlarının dakikada bir olduğunu,

» Dişi mavi balinaların 34m boyunda olduklarını ve günde 3.000.000 kalori aldıklarını,

» Edison’un ampule konulacak maddeyi bulabilmek için 3.000 deneme yaptığını,

» Birinci Dünya Savaşı’nda 2.500.000 tane atın kullanıldığını,

» Polonya Kralı August’un 350 tane çocuğunun olduğunu,

» Yapılan bir deney sonucunda sigara içindeki katran maddesinin bir farenin sırtına sürüldükten sonra,farenin sırtındaki o bölgede kanser oluştuğunu,

» Peru’da hiç umumi tuvaletin olmadığını,» Bugüne kadar kaydedilen en büyük dalganın,1971 yılında Japonya’nın Ishigaki Adasındaki 85 metre yüksekliğe ulaşan dalga olduğunu,

» Açık bir gecede 1000’den fazla yıldızı görebilmenin mümkün olduğunu,

» Herhangi bir okyanusun en uzak olduğu noktanın Çin olduğunu,

» Sadece dişi sivrisineklerin ısırdığını,

» Dünyada her dakikada düşük şiddette depremin olduğunu,

» Hindistan’daki yıllık doğum sayısının,Avusturya’nın toplam nüfusundan fazla olduğunu,

» Rusya’nın dörtte birinin ormanlarla kaplı olduğunu,bu alanın Türkiye’nin yüzölçümüne eşit olduğunu,

» Tarih boyunca yeryüzünde bulunan altını 200 kat daha fazlasının okyanuslarda bulunduğunu,

» Köpeklerin ter bezlerinin ayaklarının altında olduğunu,

» Salatalığın %96’sının su olduğunu,

» İnsan elinin en yavaş uzayan tırnağının baş parmak olduğunu,en çabuk uzayan tırnak ise orta parmağınki olduğunu,

» Hawaii alfabesinde sadece 12 harfin bulunduğunu,

» Başkan John J.Kennedy,yirmi dakikada dört gazete okuyabildiğini,

» Eskiden mumyaların ayak parmaklarının tek tek sarılarak mumyalandığını,

» Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekorunun 440 saat olduğunu,

» Bir camın kırıldığında,ufalanan parçaların saatte üç bin millik bir yol aldığını,

» İnsan saçının 3 kg. ağırlık kaldırabilecek esneklikte olduğunu,

» Günümüzde evlenenlerin %50’sinin boşandığını,

» Beethoven’ın beste yapmadan önce kafasını soğuk suya soktuğunu,

» Türkiye’de her 25 kişiden birinin astım hastası olduğunu,

» Dünyadaki hayvanların %80’inin 6 ayaklı olduğunu,» Sadece Uranüs’ün çıplak gözle görüldüğünü,

» Kaplumbağaların üç yıl hiçbir şey yiyip içmeden yaşayabildiklerini,

» İnsanları parmak izinden,köpekleri ise burun izinden tanımanın mümkün

» Eskimoların,buzdolaplarını yiyeceklerinin donmaması için kullandıklarını,

» Gözlerimiz açıkken hapşırmanın imkansız olduğunu,

» Sıcak suyun,soğuk sudan daha ağır olduğunu,

» İnsanların yılda 1.500 kere rüya gördüklerini,

» Keççabın önceden ilaç olarak kullanıldığını,

» Sarışınların,esmerlere göre daha fazla saçının olduğunu,

» Bir insanın günde 23 bin kere nefes alıp verdiğini,

» Dünyada en çok kullanılan ismin Muhammed olduğunu,

» Vücudumuzdaki en güçlü kasın dilimiz olduğunu,

» Yunus balıklarının bir gözleri açık uyduklarını,

» Döllenmeden doğuma kadar bir bebeğin ağırlığının 5 milyon kat arttığını,

» Atların insanlardan 18 tane fazla kemiği olduğunu,

» Mavi balinaların çıkardığı seslerin 850 km kadar uzaktan duyulabileceğini,

» Fillerin günde ortalama 2 saat uyduklarını,

» Kediler için 7.kattan düşmenin,32.kattan düşmekten daha tehlikeli olduğunu(Çünkü kediler ancak 6.katta terminal hıza ulaşabiliyorlar),

» Kelebeklerin ayaklarıyla tat aldıklarını,

» Yavru bir balinanın boyunun 10 m olduğunu,

» Dört tane gözü olan köpek balıklarının olduğunu,

» Balinaların günlük 1,500 ton su yuttuklarını ve bu suyun tekrar bir kısmının geri aldığı yere verdiklerini,

» Yusufcuk böceğinin (helikopter böceğinin.)30.000 tane gözü olduğunu,

» Yengeçlerin altındaki keselerinde yüzlerce yengeç yavrusu olduğunu,

» Pelikanlar balıkları üstten gördüğünde hemen o bölgeyi tespit edip suyu ağzına çektiğini,sonrada suyu dışarı püskürtüp balığı yediğini,

» Şempanzelerin en sevdiği yiyeceğin karınca olduğunu ve bu karıncaları yerden bir çubuk bulup o çubuğu tükürükleyip daha sonra çubuğu karınca yuvasına sokup çekerek karıca tuttuğunu ve yediğini,

» Kasak kuşları yakaladığı avları sert pençeleri olmadığından, dikenlere batırarak öldürdüğünü,

» Gorillerin soğuk günlerde ısınmak için kendi dışkılarını yediklerini,

» Şempanzelerin yüzme bilmediklerini,

» Kedilerin beyninde 32 tane kas olduğunu,

» Kereviz yerken harcanan kalorinin, kerevizin verdiği kaloriden fazla olduğunu,

» Meşe ağaçlarının elli yaşına gelmeden meşe palamudu vermediklerini,

» Bukalemunların dillerinin kendi vücutlarından 2 kat daha uzun olduğunu,

» Değerli taşların çoğunun birkaç elementten oluşmasına rağmen,pırlantaların tamamen karbondan oluştuğunu,

» Yataktan düşerek ölme olasılığının iki milyonda bir olduğunu,

» İlk çamaşır makinesinin 1907 yılında Hurley Machine tarafından icat edildiğini ve az sürede başka birine satıldığını,

» Kıta isimlerinin hepsinin aynı harfle başlayıp bittiğini,

» Avustralya’daki Tuvaletlerin sifon sularının saat yönünde aktığını,

» Ortalama bir erkeğin,hayatının 3 350 saatini traş olmakla geçirdiğini,

» Geçen 3 500 yılın sadece 230 yılının barış içinde geçtiğini,

» Bir insanın 8 yıl,7ay ve 6 gün hiç susmadan bağırırsa,bir fincan kahve pişirecek enerjiyi üretebildiğini,» Başımızı hiç ara vermeden bir duvara vurduğumuz taktirde,bir saatte150 kalorilik enerji tüketeceğimizi,
» Kutup ayılarının hepsinin solak olduğunu,

» Bir pirenin, kendi vücudunun 350 katı mesafeye sıçrayabildiğini ve bu bir insanın futbol sahasının bir ucundan diğer bir ucuna atlayabilmesi kadar olduğunu,

» Sıçrayamayan tek hayvanın fil olduğunu,

» Sümüklüböceklerin dört tane gözü olduğunu,

» Bir deve kuşunun gözünün beyninden büyük olduğunu,

» İnek sütünün pH değerinin 6 olduğunu,

» Bir timsahın gözlerinin arasında ki mesafenin ayaklarının büyüklüğüne eşit olduğunu,

» Dalmaçyalıların gut olmayan tek köpek cinsi olduğunu,

» Arıların bazı çiçeklerden yaptığı balların zehirli olduğunu,bu zehrin arıları etkilemediği için arıların bu çiçeklerden de nektar topladıklarını, ancak yaptıkları balın insanları zehirlediğini ve bu zehirli bala deli bal dendiğini,

» Çiftçilere zarar veren böceklerden bugün bilinen bir milyon civarında böcek türü olduğunu, tüm böcek türlerinin sayısının ise 10 milyon civarında olduğunu,

» Dünyada yaşayan en büyük hayvanların mavi balinalar olduğunu,30 filin ağırlığında ve futbol topu büyüklüğünde gözlerinin olduğunu,

» Balinaların balık olmadıklarını,deniz de yaşayan memeli hayvanlar olduklarını,

» Balinaların yavrularını doğurup , sütle beslediklerini ve karada yaşayan canlılar gibi akciğeri ile nefes aldıklarını,

» Yavru Mavi balinaların 7 metre Boyunda ve 3 ton ağırlığında doğduklarını,bu hayvanların çok büyük olmalarına karşın başlıca besinlerinin sürüler halinde yaşayan ve kirli denilen bir çeşit karides olduğunu,

» Karada yaşayan en büyük hayvanın fil olduğunu,

» Denizlerde yaşayan çoğu gözle görülemeyecek kadar küçük bitki ve hayvanlara plankton denildiğini,bitkisel planktonların dünyadaki tüm ormanlardan daha fazla oksijen ürettiğini,

» Planktonların olmadığı bir deniz hayatının düşünülemeyeceğini,

» Birçok balığın ve diğer deniz canlılarının bu planktonları yiyerek yaşadıklarını, planktonlar olmazsa,karalarda da hayatın olmayacağını,

» Her solucanın 32 bölümden oluştuğunu,

» Akreplerin sırtında 2 tane kanadı olan çeşitleri olduğunu ve bunların o kanatlarla uçabildiklerini,

» Balıkçıl (Japon turnaları)’ların yumurtalarını rastgele suya bıraktıklarını ve bu yumurtaları zamanı gelince elle koymuş gibi bulduklarını,

» Orix ve kertenkelelerin su içmeden yaşayabildiklerini,

» Ceylanların su ihtiyaçlarını bitkilerden sağladıkları için,hiç su içmeden yaşayabildiklerini,

» Her insanın beyninin %90’ının su olduğunu,

» Beyindeki sinir damarlarının % 40’ının protein,% 51-54’ünün ise yağ olduğunu,

» Beynin metabolizmasında sadece karbonhidrat(glikoz) kullanıldığını,

» Beyinin doku hücreleri ürettiğini ve bu hücreleri üretirken yaptığı tüketimin,100 mgr doku için 3,5 ml/dk olduğunu,

» Bir insan beyninde yaklaşık olarak 90-100 milyar tane hücre bulunduğunu,

» Bir bitin yaşadığı sürece 200-300 yumurta bıraktığını,

» Ergin bir bitin her ısırışta yaklaşık olarak 0,008 gr kan emdiğini,

» İnsanların vücutlarında olan bitlerin 6 ayakları olduğunu,

» Mavi balinaların günde yaklaşık olarak 40 milyon tane planktonla beslendiğini,

» Mavi balinaların başının üstündeki deliklerden 100 ton su alabildiklerini ve bu suyu bir süzgeç göreviyle tuttuklarını,

» Mavi balinaların hızlarını aldıktan sonra 3 saat hiç kıpırdamadan su üstünde süzülebildiklerini,

» Mavi balinaların dişleri yerine kıkırdakları olduğunu,

» Mavi balinaların yediği plankton balıklarının insanlar için de çok önemli bir besin maddesi(balık)olduğunu,

» Planktonların bir kerede 10,000 tane yumurta yumurtladığını,

» Plankton balığının 6 ülkede en pahalı balık olarak satıldığını,

» Yavru köpek balıklarının 3000 tane dişleri olduğunu,

» Ormanın kralı nasıl aslan ise,okyanusların krallarının da köpek balıkları olduğunu,

» Karada yaşayan hayvanlardan,en iri ve en güçlüsünün fil olduğunu,

» Sıçan ve farelerin 10 memelerinin olduğunu ve bunların dördünün göğüste,altısının da kasıkta olduğunu,

» Okyanus kaplumbağasının hiçbir şey yeyip içmeden 1 yıl yaşayabileceğini, ömürlerinin de 200 yıl olduğunu ,

» Bir okyanus kertenkelesinin (ikuana’nın) su altında hiç nefes almadan yarım saat durabildiğini,

» Arı kuşlarının saniyede yaklaşık 60-70 defa kanat çırptığını,

» Bir timsahın su altında hiç nefes almadan 4-5 saat kalabildiğini,

» Timsahların güneşe çıktıklarında rahatlamak için ağızlarını açtığını,

» Köpekbalıklarının,yiyeceği canlının titreşimlerini tam 100m öteden hissettiklerini,

» Somun balıklarının çoğalmak için 100 km ileri gittiğini,

» Kuşlar içinde en büyük yumurtanın deve kuşu yumurtası olduğunu,bu yumurtaların yaklaşık 1,5 kg ağırlığında olduğunu,

» Günümüzden 700 yıl önce soyu tükenen fil kuşlarının yaklaşık 12 kg ağırlığında yumurta yumurtladığını,

» Gülmek için 17, kaşlarımızı çatmak için 42 kasımızın çalışması gerektiğini,

» En küçük yumurtanın aynı zamanda en küçük kuş olan sinek kuşuna ait olduğunu,bu kuşların yumurtalarının yarım gramdan daha hafif ve bir buğday tanesinin yarısından daha küçük olduğunu,

» Çiğ yumurtayı elimizle döndürüp tekrar tuttuğumuzda içinin döneceğini,

» Dünyanın en büyük çiçeğinin Endonezya’daki yağmur ormanlarında yaşayan Raflezya adındaki çiçek olduğunu ve bu çiçeğin çapının 1 metreden fazla olduğunu,

» Bazı bitkilerin et yediklerini,sinek kapan bitkisinin yapraklarının,dokunulduğunda hızla kapandığını ve bu bitkinin,yaprağına konan böceklerle beslendiğini,

» Dünya’nın en uzun ağaçlarının Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde yaşayan sahil sekoyaları olduğunu,bu ağaçların yaklaşık 2000 yıl yaşadıklarını ve ağırlıklarının 500 tonu bulduğunu,

» Sahil sekonyalarının yakın akrabası olan ve 90-95 metre boya ulaşabilen dev sekonyaların ise 3000 yıldan fazla yaşadıklarını,bu ağaçların en uzunun 112 metre boyunda olduğunu,

» Dünyanın en yaşlı ağacının Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaletinde yaşayan bir kara çam olduğunu ve bu ağacın 4.600 yaşında olduğunu,

» Ağaçların büyürken gövdelerinin her yıl genişlediğini,bu genişlemelerin gövdeye her yıl bir halka kazandırmış olduğunu,ve bu halkaların sayılarak ağacın yaşının bulunabilineceğini,

» Ihlamur ağacının odunu en hafif odunlardan biri olduğundan model uçaklar gibi hafif olması istenen eşyaların ıhlamur kerestesinden yapıldığını,» Kestane ağacının kerestesinin yaklaşık 500 yıl dayandığını ve Karadeniz Bölgesinin tarihi evlerinin bu kerestelerden yapıldığını,

» Dünya’nın yedi harikasından biri olan Babil şehrindeki asma bahçelerinin,zamanına göre çok ileri sulama yöntemleriyle o hale geldiğini,

» Bütün kar tanelerinin altıgen olduklarını,her yağışta düşen milyarlarca kar tanesinden hiçbirinin diğerine benzemediğini,

» Bugüne kadar görülen en büyük dolu tanesinin 19 cm çapında olduğunu,bunun yaklaşık bir futbol topu kadar olduğunu,

» Gökyüzünün mavi görünmesinin nedeni atmosfer olduğunu,atmosferdeki tozların ve su damlacıklarının mavi rengi daha çok yansıttıkları için gökyüzünün bu renkte olduğunu,Uzayda ise Güneş ışığını renklerine ayırıp bunlardan birini yansıtacak her hangi bir madde olmadığı için Uzayın siyah renkte olduğunu,eğer Ay’da yaşasaydık gökyüzüne baktığımızda gökyüzünü siyah göreceğimizi,

» En çok yağış alan yerin Hawaii adasındaki bir dağ olduğunu,buraya yılda 350 gün yağmur yağdığını,

» En az yağış alan yerin Güney Amerika kıtasındaki Şili’nin Atakama Çölündeki bir bölge olduğunu,buraya 1971 yılında yağan yağmurdan önce 400 yıl hiç yağmur yağmadığını,

» Bugüne kadar ölçülen en yüksek rüzgar hızının ABD’nin Teksas eyaletinde görülen bir hortum olduğunu ve bu horumda 450 km/saat hızında rüzgarlar oluştuğunu,

» İpek ticareti için Avrupa’dan Çin’e gidip gelen kervanların yüzyıllarca kullandıkları aynı yolun İpek yolu olduğunu,

» Arıların buldukları çiçeklerin yerlerini diğer işçi arıların arı dansı denilen bir işaret dili ile anlattıklarını,bu dans sırasında yapılan hareketlerin çiçeğin uzaklığını ve yönünü anlattığını,

» Yer yüzünde en şiddetli rüzgarın,saatte 509 km. süratle 1999’da Oklahoma’da estiğini,

» Bir insanın,gözünü günde ortalama 100.000 kez kırptığını,

» 3.Bin yılın 365.242 gün süreceğini,

» ABD’nin California eyaletinin Ukiah kentinde bulunan ve 112,8 metre uzunluğundaki ağacın dünyanın en uzun ağacı olduğunu,

» Kanguruların geri geri yürüyemediklerini,

» İstakozların kanının mavi renkte olduğunu,

» Sivrisineklerin 47 tane dişi olduğunu,

» Zürafaların, 35 cm uzunlukta siyah bir dile sahip olduklarını,

» Salyangozların 25.000 civarında dişleri olduğunu,

» Timsahların daha derine batabilmek için taş yuttuklarını,http://resim.bilgicik.com/bunlari_biliyor_musunuz/bunlari_biliyor_musunuz_25.jpg

» Hastalanmayan tek hayvanın köpek balığı olduğunu,

» Penguenlerin, yüzebilen fakat uçamayan tek kuş olduğunu,

» İnsanların ölümüne en fazla sebep olan hayvanın sivrisinek olduğunu,

» Bir sineğin hızının saatte 8 kilometre olduğunu,

» Atların bir ay kadar ayakta kalabildiklerini,

» Büyükçe bir yunus balığının günde 2 ton yiyecek tükettiğini,

» Bir karıncanın, kendi ağırlığının 50 katı kadar olan bir ağırlığı kaldırabildiklerini,

» Bir pirenin, kendi büyüklüğünün 150 katı kadar yüksekliğe zıplayabildiğini,

» İyi bakılan ve erken yaşlarda kısırlaştırılan bir tavşanın 8 ile 12 sene arasında yaşadığını,

» Son 4.000 sene içerisinde herhangi bir hayvanın evcilleştirilmediğini,

» Fillerin hortumunda 7 litre su tutabildiğini,

» Karıncaların yuvalarını çeneleriyle kazdıklarını,

» Karıncaların yuvalarının yaklaşık 4-5 katlı olduğunu,

» Karıncaların, beslenme odaları, bakım odaları,gıdalarını depoladıkları odalar ve kendilerini her türlü dış etkilerden koruyan tuzaklar hazırladıklarını,

» Dünyanın en büyük ve en hızlı büyüyen hayvanın mavi balinaların,31 m boyunda,200 ton ağırlığında olduklarını,

» Mavi balina yavrularının 2-3 senede erişkinlerinin boyuna ulaşabildiklerini,

» Dünyanın en hızlı hayvanı Çita olduğunu ve hızının saatte 112 km’ye kadar ulaştığını,

» Dünyanın en hızlı kuşunun Boğazlı Kırlangıçlar olduğunu,

» Boğazlı kırlangıçların uçmaya başladıkları andan itibaren hızlarının 3 saniye içinde 128 km/h’e ulaştığını,

» Kuşların gagalarında ve gagalarının altında dişlerinin olmadığını,

» Köpekbalıklarının iskeletlerinin kıkırdaktan oluştuğunu,

» Fillerin boyunun 7 metre,ağırlığının 6-7 ton olduğunu,

» Farelerin 5. kattan düştüğü zaman bile,hiçbir zarar görmeden kurtulabildiğini,

» Bir filin,hortumunun yaklaşık 40 bin kastan meydana geldiğini,

» Fillerin suyu hortumuyla içmediğini,sadece hortumuyla çekip ağzına püskürttüğünü,

» Farelerin bir akarsuda akıntıya karşı 1 km’ye kadar yüzebildiğini,

» Bir çift farenin, yılda 500,üç yılda 20 milyon tane yavru meydana getirdiğini,

» Bir filin ömrünün 70-80 yıl olduğunu,

» Farelerin Avusturya hariç her yerde yaşadıklarını,

» Bir sıçanın ömrünün 1-2 yıl olduğunu ve 500’den fazla çeşidi olduğunu,

» Köpeklerin saatte 50 km hızla yol aldığını…

Duygusal Mülakat Nedir?


Tabi ki duygusal zekayı ölçen mülakatlardır….Hiç şüphesiz ki hayatımıza yön veren, yaşam kalitemizi belirleyen,  olmazsa olmazımız  sahip olduğumuz duygularımızdır… Bizi biz yapan duygularımız, iş ve özel hayatta da başarı kalitemizi yükseltir…

   Önceleri eleman seçiminde sadece bilgi ve zekayı ölçen testler yapılmakta, bu sayede
yüksek zekanın yüksek iş potansiyelini yordadığı düşünülmekteydi…Günümüz de ise, sadece zekayı ölçen IQ testlerinin yeterli olmadığı, duygusal zekayı ölçen EQ testlerinin de seçme yerleştirme de kullanıldığı görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre; duygularını anlayıp tanımlayan ve yönetebilen kişiler, özel ve iş hayatlarında çok daha başarı göstermişlerdir…Bu kişiler daha sosyal, insan ilişkilerinde başarılı, yaratıcı, girişken, proaktif olarak görülürler ve iş hayatında bu özellikleri sayesinde ön plana geçerler….Kısacası duygularını istenilen şekilde yönetebilen kişiler fark yaratan kişiler olarak tercih edilirler…. http://www.memurvadisi.com/

   En uygun elemanı seçerken  artık IQ+EQ+KİŞİLİK testleri  birlikte uygulanmaktadır…. Özellikle “5 faktör kişilik boyutları” bulmaya yönelik testler 5 ana başlık altında pek çok kişilik özelliklerini ve bunların oluşturduğu alt duyguları belirlemeye yöneliktir…

Bunlar:
Sorumluluk
Uyumluluk
Deneyime açıklık (esneklik)
Dışa/İçe dönüklük
Duygusal dengesizlik

   İşletmeler, farklı iş pozisyonları için uygulanan bu testler sayesinde o pozisyonun gerektirdiği bilgi beceri yanı sıra, birde en uygun kişilik özelliği ve duygulara sahip elemanı bulmaya çalışırlar… örneğin idari bir personelin, sorumluluk, esneklik, dışa dönüklük gibi özelliklerinin  daha baskın olmasını isterken,  sekreter veya satış danışmanının ise duygusal denge, uyumluluk gibi özelliklerinin daha baskın olmasını ister….

  Unutmayalım ki, iş ve özel hayatımız da bilgi becerilerimizin yanı sıra sahip olduğumuz kişilk özelliklerimiz ve bunun altında yatan duygularımızdır bizi farklı kılan…
Farkımızın farkında olmak dileğiyle…

Mesnevi'den En Güzel 10 Hikaye


Filozofun Körlüğü

Kur'an okuyan biri, Mülk Suresi'nin son ayetini okuyordu. Yani, "Suyu kaynağından keser, yerin derinliklerinde gizler, kupkuru bir hale getirirse, Allahu Teala'dan başka kim tekrar getirebilir?!" ayeti­ni. Aşağılık ve hor bir felsefeci, okulun yanından geçerken bu ayeti duydu, hoşuna gitmedi. Dedi ki:
- Suyu külünkle biz çıkarırız. Bel ve kazma ile yerin ta dibinden kaynatırız.
Gece rüyasında bir adam gördü, aslan gibi güçlü ve kuvvetliydi. Felsefeciye bir tokat vurdu, iki gözünü birden kör etti.
- Ey kötü adam, dedi, eğer yapabiliyorsan, bu iki göz kaynağını da kazma ve külünkle nurlandır bakalım!
Felsefeci uyandı, baktı ki iki gözü de kör olmuş, görmüyor.
Ağlayıp inlese, tövbe ve istiğfar etseydi, Allah'ın lütfuyla gözleri tekrar görürdü. Fakat tövbe yolu bağlanmıştı.                                       
Kendine gel de, "Nasıl olsa tövbe ederim" diye günah işleme! Tövbeye de bir parlaklık gerek.


***

Hz. Musa (a.s.) Ve çoban

Hz. Musa yolda bir çobana rastladı. Çoban şöyle dua ediyordu:
- Ey kerem sahibi Rabbim, nerdesin ki sana kul köle olayım. Ça­rığını dikeyim, saçını tarayayım. Elbiseni yıkayayım, bitlerini kıra­yım. Ey Yüce Rabbim, sana süt ikram edeyim. Elini öpüp ayağını ovayım. Uyuma vakti gelince yerini silip süpüreyim. Bütün keçile­rim sana kurban olsun!
Çobanın bu şekilde saçma sapan konuştuğunu gören Hz. Musa:
- Kiminle konuşuyorsun, diye sordu.
- Bizi yaratan, bu yer ve göğü halk edenle, diye cevap verdi ço­ban.
- Yazık, sen daha Müslüman olmadan kâfir oldun. Bu ne saçma söz, bu ne küfür! Çarık, elbise ancak sana yaraşır. Bir güneşin bun­lara ne ihtiyacı var?! Allahu Teala'nın her şeye kadir olduğunu bili­yorsan nasıl oluyor da böyle hezeyanlarda bulunuyorsun? Allah (c.c.) böylesi hizmetlerden müstağnidir. Sen bu lafları kime söylüyorsun, amcana, dayına mı?! Büyüyüp gelişmekte olan süt içer. Ayağa muh­taç olan çarık giyer.                                     
Çoban:     
- Ya Musa, dedi, pişmanlıktan canım yandı.
Elbisesini yırttı, ah ü figan ederek çöle doğru yola düştü. Bunun üzerine Allahu Teala, Musa (a.s.)'a şöyle vahyetti:
- Kulumuzu bizden ayırdın. Ben herkese bir huy, bir ıstılah ver­dim. Onun için medh ü sena olan söz, senin için yergidir. Biz, temizden de münezzehiz, pisten de. Onların beni teşbih etmeleriyle münezzeh ve mukaddes olmam. Bununla kendileri temizlenirler.  Biz dile ve söze değil, gönle ve hale bakarız. Kalb huşu sahibiyse kal­be bakarız, söze değil. Ey Musa, edep bilenler başka, içi yanmış aşık­lar başka.
Musa (a.s.), Allahu Teala'dan bu itabı duyunca çöle düşüp çobanı aramaya başladı. Onun izlerini takip ediyordu. Nihayet onu buldu:
- Müjde, dedi, Allahu Teala'dan izin geldi. Gönlün nasıl istiyorsa öyle söyle!                                     
- Ey Musa, dedi çoban, ben o halde, o sözden geçtim. Şimdi be­nim halim söze sığmaz.
Allahu Teala'ya hamd etsen de, bu çobanın layık olmayan övüşü gibidir. Senin övüşün çobanınkine nispetle daha iyi olsa da, Allahu Teala'nın yüceliğine nisbetle onun da değeri yok. Allah'ı zikrediyor oluşunun makbul olması, O'nun rahmetindendir.

***

AğzınaYılan Kaçan Adam

Akıllı birisi, atına binmiş gidiyordu. Yol kenarında uyumakta olan birisinin de ağzına yılan kaçmak üzereydi. Atlı, yılanı ürkütüp kaçırmak ve adamı kurtarmak için atını koşturdu, fakat yetişemedi.
Tutup o adama kırbacıyla birkaç kere vurdu. Uyanan adam, dar­belerin acısıyla bir ağacın altına kadar kaçtı. Oraya bir hayli çürük elma dökülmüştü. Atlı:
- Bunları ye, diye emretti.
- Beyim, dedi adam, ben sana ne yaptım. Eğer bana hakikaten kastın varsa, vur kılıcı öldür. Sana çattığım saat ne uğursuzmuş. Ne mutlu senin yüzünü görmeyene. Dinsizler bile kimseye sebepsiz böyle yapmazlar.
Bir yandan da lanetler okuyor, beddua ediyordu:
- Ya Rabbi, cezasını sen ver, diyordu.
Atlı ise onu dövüyor:                                                                           
- Koş, diyordu.
Atlı adamı epeyce bir zaman koşturdu. Nihayet adamın safrası kabardı, yediklerini kusmaya başladı. Bu arada yılan da çıktı. Adam yılanı görünce atlının ayağına kapandı:
-  Sen bir rahmet meleğisin, dedi, ne mübarek saatmiş ki seni gördüm. Sen beni analar gibi ararken ben eşekler gibi kaçıyordum. Durumu biraz olsun bilseydim sana bu kadar kötü sözleri söyler miydim?! Sükut ederek kızgın göründün, hiçbir şey söylemeksizin kafama vurmaya başladın. Bağışla!
- Eğer ben biraz olsun sana hali çıtlatsaydım derhal ödün patlar­dı, içindeki yılanı bilseydin ne elma yiyebilir, ne koşabilir ne de kusabilirdin. Sen bana söverken ben gizlice, "Ya Rabbi, işimi kolaylaştır" diye dua ediyordum.
İşte bu, akıllının düşmanlığıdır. Akıllının düşmanlığı, ahmağın dostluğundan yeğdir, denilmiştir. Peygamberler, halka içlerindeki yılanı göstermeye çalışır, insanlar ise onlara kötü sözler söylerler, hali anlamazlar.


***

Kör Dilenci

Kör bir dilenci vardı. Şöyle derdi:
- Ey ahali, bana acıyın, bende iki körlük var. O halde bana iki kat yardım edin.
Halktan birisi:
- Bir körlüğünü görüyoruz. Öbürü nedir, göster, dedi.
- Sesim çirkin, avazım kötü. Körlük ve ses çirkinliği iki kat kör­lüktür. Sesim yüzünden halkın bana acıması azalıyor. Kötü sesim nereye varırsa bana karşı öfke ve kin meydana getiriyor. Bu iki kör­lüğe siz de iki kat acıyın. Böyle hiçbir yere sığmayan kişiyi siz de gönlünüze sığdırın, hoş görün.                                                                
Bu sızlanma yüzünden halkın hepsi ona acımaya başladı. Sırrını söyleyince gönlünün güzel sesi, sesinin çirkinliğini örttü.
Böyle birisinin gönül sesi de çirkin olursa, bu üç kat körlüktür.

***

Hz. Musa (a.s.) Ve Buzağıya Tapan Adam

Hz. Musa, buzağıya tapanlardan birine şöyle dedi:
- Benden bunca mucize görmene ve benim böylesine güzel huylu olmama rağmen peygamberliğim hakkında yüzlerce şüphen var­dı. Sizi Firavun'dan kurtarmak için denizi yardım, kırk yıl gökten yemek indi, duam bereketiyle taştan ırmak aktı. Buna rağmen senin şüphe ve vehimlerin azalmadı. Fakat sihirli bir buzağı ses çıkardı, derhal secde ettin. Onun hakkında niye şüpheye düşmedin, vehme kapılmadın? Sence buzağı bir lafla tanrılığa layık oluyor da, benim peygamberliğimden şüpheye düşüyorsun ha? Yuh olsun sendeki ak­la!
Gönül aynası saf olmalı ki güzeli çirkinden ayırabilsin. Her cins, kendi cinsini çeker. Öküz, elbette bir buzağıyı tanrı sanır.
http://www.memurvadisi.com/
***

Ayının Dostluğu

Bir ejderha, bir ayıyı yakalamış parçalamaya çalışıyordu. Yiğit bir adam, yolda giderken ayının bağırmalarını duydu. Hemen koştu, her ne kadar ejderha daha güçlü idiyse de, o adamın hem gücü hem de hilesi vardı.
Ayı, ejderhadan kurtulunca Ashab-Kehfin köpeği gibi o adamın peşine takıldı. Adam hasta olup yere baş koyunca da ayı onu bırak­madı, başında beklemeye başladı. Oradan geçen birisi:
- Ey kardeş, dedi, bu ayıyla ne işin var? Adam, ejderha olayını anlattı. Bunun üzerine o şahıs:                       
- Ayıya güvenme, dedi, ahmağın dostluğu düşmanlıktan beterdir.
-  Sen bunu hasedinden söylüyorsun. Ayıya bakma, bana olan sevgisine bak.
-  Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir. Benim bu hasedim onun sevgisinden iyidir. Gel benimle bir ol da o ayıyı uzaklaştır git­sin!                                                                                             
- Git başımdan hasetçi herif, kendi işine bak!                        
- Ben bir ayıdan daha aşağı değilim ya. Başına bir şey gelecek di­ye yüreğim titriyor. Sakın böyle bir ayı ile ormana gitme!
Bu sözler adamın kulağına girmedi:
- Git başımdan, dedi.
- Ben senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine iyilik etmiş olursun.
- Uykum geldi, beni bırak, işine git!
- Benim gibi bir dosta uy da, himayemde uyu. Adam:
- Bu galiba bir katil, diye düşündü, uyuyunca beni öldürecek. Ya da benden bir şey umuyor, bir dilenci.
Adamın yola gelmediğini gören nasihatçi kızarak ve içinden "La havle..." diyerek oradan ayrıldı.
- Ben ona ciddiyetle nasihat ettim, o ise benden daha kötü şüp­helendi, diye düşündü.
Adam da uyuyakaldı. Yüzüne sinek konuyor, ayı da onu kovalı­yordu. Sinek kovulunca kalkıyor, fakat inadına tekrar aynı yere konuyordu. Bu böyle sürüp gitti. Ayı, sineğe kızdı, gitti kenardan ko­ca bir taş getirdi. Sineğin yine adamın yüzüne konmuş olduğunu gö­rünce, o koca taşı sineğe fırlattı. Taş, uyuyan adamın yüzünü param­parça etti.
Ahmağın sevgisi, ayının sevgisidir. Kini sevgisi, sevgisi kinidir. Ahdi gevşek, sözü büyük, vefası zayıftır.

***

Hz. Peygamber (s.a.s.) ve Âmâ Adam

Allahu Teala, Hz. Peygamber (s.a.s.)'e şöyle vahyetti:
-  Kör, Hakk'ı diliyorsa, onun yoksulluğu yüzünden gönlünü kırmak yaraşmaz. Sen, halk büyüklerinden öğrensin diye onları irşad etmek istiyorsun, onların dine yardımcı olacaklarını, onlar sayesinde İslam dininin her tarafta yayılacağını düşünüyorsun. Bu yüzden de hidayet isteyen körden yüz çevirdin, onun konuşmasından sıkıldın. Onun dostlarından olduğunu, vaktinin de geniş olduğunu hatırladın. Fakat bu bir tek kör, yüzlerce Kayzer'den yeğdir. Gönlü aydın kör gelince kapıyı kapama.
Hz. Peygamber s.a.s. dedi ki:
- Benim peygamberliğime Allah c.c. şahit, bu yeter. Yarasaların nefretinden de anlaşılıyor ki ben Allahu Teala'nın parlak bir güneşi­yim. Hırsız geceyi ister, gündüzü değil. Ben, cihanda parlayan gün­düzüm.

***

Calinus Ve Deli

Calinus, etrafındaki dostlarına:
- Bana filan ilacı verin, dedi. içlerinden birisi:
- Ey üstad, dedi, bu ilacı delilik için verirler. Delilik ise senden uzak.
- Bana bir deli baktı, dedi Calinus. Bir müddet yüzümü seyretti. Bana göz kırptı, sonra yenimi yakamı yırttı. Onunla bir münasebe­tim olmasaydı nasıl olur da yüzünü bana çevirirdi?! Benim onunla bir ilgim olmasaydı, nasıl olur da gelir bana çatardı?! iki kişi uzlaştı mı, aralarında ortak bir özellik var demektir. Kuş ancak kendi cinsinden olan kuşlarla uçar. Kendi cinsinden olmayanla sohbet, adeta mezara girmedir.


***

Leylek Ve Karga

Hikmet sahiplerinden biri şöyle anlattı:                                    
- Kırda bir karga ile leyleğin birlikte koşup uçtuklarını gördüm. Hayret ettim, bakalım aralarındaki ortak özelliğe ait bir emare bula­bilir miyim diye onları izledim. Yanlarına yaklaşınca gördüm ki iki­si de topal.



 ***

Bahçıvanla Kuru Ağaç

Bahçıvan, bahçedeki kuru bir ağacı kesmeye koyuldu. Ağaç:
- Ey yiğit, dedi, suçsuz yere benim başımı niye kesiyorsun?
- Sus, dedi bahçıvan, kuruluğun suç olarak yetmez mi?!
- Ben doğruyum, eğri değil. Niçin günahım yokken beni kesi­yorsun?
- Mübarek bir şey olsaydın, yaş olsaydın da keşke eğri olsaydın.
Doğruları söylüyorum diye övünme, bu doğrularda ab-ı hayat var mı, ona bak!

UYARI:Sitemiz kişileri bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır, sağlık hizmeti vermemektedir. sitedeki bilgi hataları, eksiklikleri, ve gecikmelerinden doğabilecek maddi ve/veya manevi risk ve zararlardan sitemiz sorumlu değildir.Bu programların içeriği ve kullanımı ile ilgili tüm riskler, oluşabilecek maddi manevi tüm zararlar kullanıcının sorumluluğundadır. Ayrıca hat ve/veya sistem arızaları sebebi ile meydana gelebilecek hata, kesinti, bilgi naklinde gecikme ve bilgisayar/telefon virüsüne bağlı problemlerden ve sair sebeplerden kaynaklanabilecek doğrudan veya dolaylı maddi ve manevi zarar ve masraflardan, önceden haber verilmiş olunsa bile, sitemiz sorumlu tutulamaz. Yayınlamış olduğumuz paylaşımların tamamı sitemiz dışındaki kaynaklardan alınarak sizlerle buluşturulmuştur , bu nedenle sitemizde hiçbir paylaşım kaynağı yoktur. Sitemizden yayınlanan video ve benzeri paylaşımlar tamamen sosyal video paylaşım , (halka açık) sitelerden alınmıştır , paylaşımlardan doğabilecek sorunlar, kesinlikle SİTEMİZE ait değildir (sitemizi bağlamaz).
ariyordum free backlinkSeo Memurvadisi Backlink Austausch ECBannerFree Automatic Backlinks Free Automatic Backlinks Free Automatic BacklinksFree Automatic Backlinks Free Automatic BacklinksFree Automatic Backlinksfreebanner4u
Memursite*Turbo Ping*Sigorta Kasko*Haber Suyu*Haberin Suyu*Yeni Sözlük*Canlı TV İzle 1453 *Online Html Kod Deneme*Milli Piyango Çekiliş Sonuçları*Yemek Tarifleri*Göz TV*Survivor All Star*Survivor 2015 All Star*Banka Adresleri*AS Gif